BİRAZ DAHA SABIR.
İnsan durup dururken patlar mı?
İçinde birikmişse bunca dert bunca acı,
Kahrolup duruyorsa durmadan ,
Bir boşalma değil mi bu patlayış.
Hep sabır derlerdi büyüklerimiz. Sabreden derviş murada erer derlerdi. Ama yıllardır sabır ede ede bu günlere koşar adımla mı geldİk? Hani bıçak kemiğe dayandı derler ya işte böyle bir şey ki kahroldukça insan hırsını kimden alacağını bilemez duruma geliyor. Boşa koysa doluyor ,doluya koysa almıyor. . İnsan gazetelerin 3. Sayfasını okuyunca ne diyeceğini bilemiyor. Ne bu aymazlık , her gün bu katledilmeler neyin nesi? Ölenler hep suçlu oluyor sanki. Suçu işleyenlere verilen cezalar caydırıcılığını çoktan kaybetmiş. Adam cani kardeşim nereden bulup onu hapse bile atmayacak çareler buluyorsunuz? 24 Nisan’da Ahmet Hakanı okuyorum Trafik teröristleriyle nasıl Baş Edilecek diye bir yazı yazmış.:”Yine Trafik kavgası…Yine zorbalık …yine ağzı gözü kan içinde…Görüntüleri izledim: Eşkiyaların saldırısına maruz kalan adamın kanlar içindeki görüntüsüne baktım . Adamın eşi ve çocuklarının çığlıklarını dinledim.* Yakalanmış bu iki zorba. Yakalanmışta ne olacak? Bir iki ifade falan .. Belki bir iki hafta tutukluluk .. Sonra tekrar trafiğe salıverecekler. Zorbalığa, magandalığa aynen devam yani.*u zorbalara ,bu magandalara, bu eşkiyalara..Yaptıkları yanlarına kâr kalmayacağının gösteren türde cezalar vermek artık şart oldu.* Bakmayın bunların tenhalarda kıstırdıkları bir kişinin üzerine çullanmalarına. Bunlar öyle korkak ve öyle ürkek, öyle çekingen tiplerdir ki… Eğer esaslı bir cezaya çarptırılacaklarını bilseler, eşkiyalıktan anın da beyefendiliğe geçiverirler.*Kısacası eşkiyalıktan, zorbalıktan ,magandalıktan ,teröristliklerden caydırılacağı sağlayacak cezalar vermek gerekiyor bunlara. Başka çare yok.” diye bitirmiş yazısını. Gel de katılma . .. Patlayalım ama başkalarına zarar vererek değil.Ne edersek edelim hep dönüp kendimize zarar verecek ,çekinmek, sakınmak ve hep düşünmek işte bunun tek ilaç, bu asla unutmayalım.
Hani bir de mahkemelerde iyi hal diye bir uygulama var ki işte ben de ona hiçbir mana veremiyorum. Madem ki çok iyi vatandaştı neden olmayacak suç işledi? o zaman aklı neredeydi? İşte ben de buna tilt oluyorum . ! Zaten fakrü zarüret için de yuvarlanıp gidiyoruz bir de sokak magandalarıyla uğraşırsak sonumuz hiç hayırlı olmaz. ..
Bu hafta gene Can Ataklı’nın köşesinde Yıldırım Tuna’nın yolladığı alıntı diye de eklediği bir fıkrayı sizlerle paylaşmak istedim: “ ŞEYHLERİN RÜYASI.
Bektaşi’nin biri yağmurlu bir günde hana gelip oda istemiş.”Y/erim yok” demiş hancı. Ama genişçe bir odam var ,orada üç şeyh kalıyor.. Sorayım razı olurlarsa seni de o odaya alalım.” Şeyhlere sorulmuş, üçü de razı olmuşlar, akşam yemekler yenmiş, hancı ortaya küçük bir tepsi baklava getirmiş. Bizim Bektaşi tepsiye uzanınca, şeyhler tepsiyi önünden çekmişler.” Bu gece istişareye yatalım, en hayırlı olayı hangimiz hisseder ve yaşarsa baklavayı o yesin “ demişler. Sabah kalkmışlar. Birinci Şeyh” Gece Kabe’ye gittim, dualar ettim ,en hayırlı olayı ben yaşadım” demiş
İkinci Şeyh, ”Gökyüzüne çıktım, meleklerle namaz kıldım, beni yer yüzüne indirdiler .
En hayırlı şey banim ki oluyor” demiş.
Üçüncü Şeyh. ”Ben arş-ı alaya çıktım, namaz kıldım, dua ettim, dolayısıyla tartışmasız en hayırlı olay benimki..” demiş
Üçü birden dönüp Bektaşi’ye “Sen ne yaşadın onu anlat…!demişler…
“Mübarek hocalar” diye başlamış Bektaşi. ”Gece uyandım ,tabiî ki yataklarınız bomboş, malum hepiniz bir yerlere gitmişsiniz.. Unlar artık dönmezler diye çektim baklava tepsisini önüme güzelce yedim yattım…! “ fıkra bu işte hem güldüm okuyunca hem düşündüm. Hadi artık bu kadar da yeter dedim .Bu hafta da burada noktalayalım .hep sağlıkla hep mutlulukla kalın.. ..